8 Nisan 2014 Salı

Kryon: 4. Kitap / Tanrı'yla Birlikte



Kryon: 4. Kitap / Tanrı'yla Birlikte
Kryon: 4. Kitap / Tanrı'yla Birlikte



SAF SEVGİNİN UNSURLARI
Sevgili varlıklar, saf ruh sevgisi sessizdir. Sevgi tepeye çıkıp “Hey ben buradayım, bana bakın” diye haykırmaz. Tanrının ve yüksek benliğin sevgisi sessiz, şefkatli, güçlü ve yoğundur! Sevginin hiçbir gündemi, hiçbir hesabı yoktur, o kendisi için var olur. Eğer sen benim için şunu yaparsan ben de senin için bunu yaparım demez. Sevgi şişinmez, göğsünü yumruklayarak övünmez, çünkü o Yaratıcı Kaynaktandır. Sevgi bütün bunları yapacak bilgeliğe sahiptir. Saf sevgi yaşamınızda asla bir korku senaryosu yaratmaz, ama ego yaratır. Tanrı mesajlarının içinde korkunun yeri yoktur sevgili varlıklar. Korku, karma ve insan dersi içinde kullanılan bir mekanizmadır. İnsanlara mesaj vermeye gelen Tanrı meleklerinin ilk sözü “korkma” olmuştur, bu da Tanrının asla korku mesajı vermeyeceğinin kanıtıdır. (Sayfa: 27-29)

İNSAN RUHUNUN GÜCÜ
Size insanın ruh gücünün altı niteliğinden söz etmek istiyoruz. Birincisi, grup meditasyonunun gücüdür. Grup meditasyonunda inanılmaz bir güç vardır. Gezegeni değiştirmek üzere bir araya gelmeniz çok önemlidir. Aranızdan on iki kişi bir araya geldiğinde bu bir stadyum dolusu düşük enerjili insanın gücüne denktir. Eski düşük enerji, şimdi sahip olduğunuz enerjiden çok farklıdır. Bir araya gelmenizi önerirken zihnen bir araya gelmenizi kastediyoruz, birbirinizden ne kadar uzak olduğunuzun önemi yoktur. Hepiniz aynı konu üzerinde konsantre olduğunuz zaman aktarılan niyetin gücü muazzamdır.Yalnız grup üyelerini seçerken bireyin niyetine dikkat edin.
İkincisi, daha yüksek bir düzeyde titreşmektir. Gezegenin asla hayal edemeyeceğiniz bir biçimde titreşeceği bir zamana doğru ilerliyorsunuz. Yaklaşık 2012 yılında Yeni Kudüs dediğiniz şeyin gerçekleşme fırsatı ve potansiyeli var. Bir boyuttan diğerine geçiş aslında yüksek benliğin farkındalığını içerir ve bu gezegende henüz hiç görmediğiniz yüksek bir titreşimle bedende kalmanızı gerektirir. Bunu yapmak isteyenler tedricen yüksek boyutlara ve yeni titreşimlere geçebilirler. Yeni çağda bunu yapma iznine sahipsiniz.
Üçüncüsü, birlikte yaratmadır (Tanrıyla birlikte yaratma). Realitenizi birlikte yarattığınızda gerçekten güçlü bir şey yaparsınız, çünkü bunun için Tanrı benliğinizi kullanırsınız. Birlikte yaratma konusunda hiçbir şeyin yolunda gitmediğini sananlar yanılıyorlar, birlikte yaratma size aittir, ama zamanlama size ait değildir. Sabırlı olun, sizin göremediğiniz şeyi biz görüyoruz!
Dördüncüsü, en güçlü araç olan niyettir. Yeni bir titreşim düzeyinde bulunup da herhangi bir şeye düşünce enerjisi verenler, (niyet edenler) o düzeyde titreşmeyen eski enerji insanlarından daha fazla güce sahip olacaklardır. Bu, dünyada ilk kez olumlu niyetin olumsuz niyete ağır basması anlamına gelir. Bu, sevgiye dayanmayan niyetlere sahip olanlardan çok daha büyük bir güce sahip olduğunuz anlamına gelir. Bu, dünya üzerinde ya da dışında (uzaylı) hiçbir düşük titreşimli varlıktan korkmamanız gerektiği anlamına gelir. “Gizli hükümet” dediğiniz düşük enerjili gruplardan korkmayın, onların başı derttedir, aydınlanmış tek bir ışık işçisine bile karşı koyamazlar. Onların varlıklı olduğunu söyleyenlere diyoruz ki zenginliğin önemi yok, önemli olan kritik kütledir, yani gezegenin bilincidir. Aydınlığınız karşısında onların çabalarının eriyip gittiğini göreceksiniz.
Beşincisi, eşzamanlılıktır. Yaptığınız iş diğer kişiyi etkiler, onun yaptığı da diğerlerini etkiler. Bir yerlerde eşzamanlılığı, sevginin paylaşılmasını, niyet edilmesini isteyen bir ya da iki çocuk doğabilir. O çocuk hayal edemeyeceğiniz bir kaderin potansiyeline sahiptir. Bunun eşzamanlılıktan daha fazla bir şey olduğunu görüyor musunuz? Bu gezegenin geleceğidir ve şu anda aydınlanmış bir insan olarak yaptığınız şeyin çevresinde döner.
Altıncı nitelik sevgidir. Sevgi fizikle evlidir. Şimdi sizi bir atomun çekirdeğine götürmek istiyorum. Bu çekirdeğin çevresinde geniş bir boşluk, bizim deyimimizle bir “enerji çorbası” vardır. Bu enerji çorbası bir eğilime sahiptir, bu eğilim enerjinin o anda bulunduğu yerin niteliğidir. Size o enerji çorbasının eğiliminin sevgi olduğunu söylüyorum, çünkü çorbanın eğilimi bulunduğu yerdeki enerjiye bağlı olarak değişir. Onun nadiren aynı kalmasında şaşılacak bir şey var mı? Bilinç ve sevgi maddeyi etkileyebilir mi? Evet etkiler, bu onun mekanik veçhesidir. İşte sır budur, sevgi ve fizik birbirine bağlıdır. Parçalar arasındaki, ortadaki şey sevgidir. Size garip gelebilir, ama bilimle spiritüel düşünüş arasındaki eksik halka bu birbirine bağlı olma halidir. Niyet ve sevginin fiziksel şeyleri değişime uğratabilmesinin bilinmeyen, açıklanamayan nedeni bu niteliktir. Dünyada gerçekleşen mucizeler hakkında ne biliyorsunuz? Mucizevi şekilde iyileşen insanları, daha önce kemik olmayan yerlerde kemiklerin oluştuğunu biliyor musunuz? Bunun mekaniklerini hiç merak ettiniz mi? O fiziktir ve sevgi fiziğin merkezindedir. Bu gezegende hiç yoktan nesneler yaratan avatarlar var. O bilimdir, maddenin çoğaltılmasıdır, sevgidir! Bilim adamlarınızın baktıkları şeyi hissettikleri şeyle ilişkilendirmeleri epey zaman alacak, ama bu gerçekleşecektir.
Size tüm ciddiyetimizle şunu söylüyoruz sevgili varlıklar, sevgi fiziğin özünde yer alır. Öyleyse gezegenin bilincinin yer kabuğunu, hava durumunu, gök cisminin yörüngesini değiştirebilmesinde şaşılacak ne var? Bu ruhun bilincidir, siz bu titreşime girmeye ve güce sahip olmaya başlıyorsunuz, işte bu yüzden mucizeler meydana geliyor. Sevgiyi üzerinize akıtırken sizinle atomik düzeyde ilişki kuruyoruz. Duygu orada yükselip ortaya çıkıyor, çünkü bedeninizin her bir atomunu etkiliyoruz. Bu Ruhtur, saf Ruh! Şu anda gezegenin titreşimini değiştirecek en büyük güce sahip olanlar annelerdir, çünkü dünyaya gelmekte olan İNDİGO (çivit mavisi auralı) çocukları onlar doğuracaklar! Evet siz anneler olarak dengeli insanlardan oluşan bir nesil yaratma gücüne sahipsiniz. Bilinç geleceğin gücüdür. (Sayfa: 41-50)

YEDİ SEVGİ BAĞLANTISI
Şimdi size sevginin yedi bağlantısından söz edeceğiz. Bunlardan ilk üçü karmik nitelikle doludur. Yedi bağlantıdan ilki korkudur. Bir sevgi konuşmasında korkunun ne işi var diyeceksiniz! Çünkü korku, Tanrının dünya üzerindeki sevgisinin gerecidir sevgili varlıklar. Korku bir dürtmedir, korkunun üstüne yürüyüp onu sevince dönüştürmüş olanlar neden söz ettiğimi anlarlar. Korkularınızı dünyaya taşıyıp onlarla yüzleşmek ister, bu yüzden sık sık korku verici bir durumla karşılaşırsınız. Size korku veren karanlık bir varlık değildir. Bu, gezegenin titreşimini yükseltme çalışmanızı kolaylaştırmak için gerçek varlığınızın verdiği izinle bizzat Tanrının sevgisinin sebep olduğu bir şeydir. Aslında korku içinde kalıp kalmamanıza karar veren şey niyetinizdir. Bir dahaki sefere korkuyla yüz yüze geldiğinizde onun yüksek benliğinizin kabulüyle yapılan bir sınav olduğunu bilin. Kutsanmış olmasına rağmen korku sahte bir şeydir! O halletmenizi bekleyen kılık değiştirmiş bir sevgi dersidir, o kılığın ardında huzur ve sevinç vardır! Onun gözlerine bakıp “Seni tanıyorum ve neden burada olduğunu biliyorum” dediğinizde korku gülümseyecek ve ortadan kaybolacaktır. O zaman onun sevgiyle dolu olduğunu, sizi öğrenip gelişmeye yönlendirdiğini anlayacaksınız.
Sevginin ikinci bağlantısı aile içindeki sınavlardır, birçoğunuz ailenizle karmik çalışmalar içindesiniz. Bazen bu ailede basit bir hoşnutsuzluk, kırgınlık veya kabalıktır. Bazen ailenin desteğinden tümüyle yoksun kalmaktır, bazen de bir anlaşmazlıktır, ama bağışlanamaz bir zarar verme olduğu zamanlar da vardır. Olan her neyse geçmişe bakıp sizi değiştirdiğini görebilirsiniz, öfke ve acı verseler bile meydana gelişlerinin amacı budur. Evrende, düalitenin öbür yanındaki en iyi dostların öğrenmek uğruna dünyaya gelip birbirlerini incitmeyi kabul etmelerinden daha büyük bir sevgi yoktur. Bu durumda biri nefret ya da öfke maskesi takar, diğeri de görünüşte kurban olur ve yaşamlarını birbirlerine karşı düşmanca sürdürürler. Bundan daha büyük bir sevgi yoktur, çünkü o halledilip ortadan kaldırılması gereken kaderle yüklü bir karmadır. Önünüzde asılı durur ve her gün onu halletmenizi bekler, halledildiği zaman ıstıraplı deneyimler sevgiye dönüşür.
Sevginin üçüncü bağlantısı ve en güçlü karmik örtüsü ölümdür. Ölüm sadece bir enerji değişimidir. Ama insan olarak birinin ölümü size büyük acı verir, bu acı da karmadır. Ne kadar acı olursa olsun evriminizi kolaylaştırmak için yaratmış olduğunuz çok uygun bir vasıtadır ölüm! Şunu söylememe izin verin, ölüm sevgi ve amaçla doludur, o sizlere verilmiş bir armağandır, çünkü insanların bir ömre bedel kararlar almasını sağlar. Ölüm, ruhsal bir uyanışa niyet etme zamanı da olabilir. Uygunsuz ölüm diye bir şey yoktur, belki görmek zor ama orada daima bir sevgi bağlantısı vardır. Henüz bebekken ölen bir çocuğun annesine çektirdiği acıyı düşünün, bu acıyla kavrulan ana yüreğinin ne denli arındığını ve bu varlığın evrimine nasıl katkıda bulunduğunu anlayabiliyor musunuz? Ölüm gerçekte bir armağandır sevgili varlıklar, onu alıp zafere dönüştürebilirsiniz!
Sevginin dördüncü bağlantısı bilimdir. Bilimin sevgiyle ne ilgisi var demeyin, o mutlak şekilde sevgiyle bağlantılıdır. Atomun çekirdeğiyle etrafındaki enerji sisi arasındaki boşluk sandığınızdan daha değişkendir. Boşluk değiştikçe sisin hızı da değişmek zorundadır. Sisin hızlı olduğu yerde ortaya sizinkinden farklı bir zaman çerçevesi çıkar, zamanın rölatif olduğunu artık siz de biliyorsunuz. Bununla birlikte, evrenin “olanaksız fiziğin” meydana geldiği bölgelerine baktığınızda belki de zaman çerçevesi orada farklıdır demiyorsunuz, çünkü henüz bir gök cisminin durağan gibi görünüp aslında çok hızlı yol alıyor olabileceğini kabul etmiyorsunuz. Bu hız A noktasından B noktasına doğru doğrusal bir zamanda değil, cismin titreşen parçalarının enerji sisinde ölçülür, evet hız orada ölçülür. Sevgili varlıklar, eğer o olanaksız fiziğin olduğu bölgede olsaydınız ve dönüp dünyaya baksaydınız, her şeyin çok yavaş hareket ettiğini görürdünüz. Bu zamanın rölatif olması demektir. Şimdi diyeceksiniz ki, bunun sevgiyle ne ilgisi var? Fiziğin gerçeği Tanrıdır sevgili varlıklar, bu ruhun kalıpları, şekilleri ve renkleri kullanma biçimidir. Atomun içindeki her şey Ruh tarafından kutsanmıştır. Parçalar arasındaki uzaklığın değişimine yol açan nedir? Bu bilim adamları için bir bulmacadır, çünkü atomun çekirdeğiyle enerji sisi arasındaki bölge geniş olmasına rağmen boş değildir. O kalıplandırılmış, modeline göre yapılmış bir enerji çorbasıdır. Bu boşluğun kalıbı enerji sisinin hızını değiştirir. Bu enerji çorbası sevgiye karşı çok duyarlıdır sevgili varlıklar, bu yüzden bilim sevgi enerjisinin parçalarını içerir. Hepsi kutsanmıştır, Ruh ve bilim birdir, maddenin en küçük parçalarında büyük bir sevgi vardır!
Sevginin beşinci bağlantısı gezegenle olan bağlantıdır, ama insanla toprak arasında hiçbir bağlantı görmeyenler de var, oysa insan değilken biyolojiniz topraktır. Yüksek benliğinize sahip çıkıp perdenin öte tarafına geçtiğinizde biyolojiniz çürür ve toprağa döner. Gezegen, geçiş halindeki sizsiniz, sizi oluşturan her bir kimyasal madde dünyaya aittir. Bu gezegen canlı ve soluk alan bir varlıktır, eğer insanlığı gezegenden alıp götürseydiniz gezegen ölürdü. Onu sevmenizi istiyoruz, ona ne yaparsanız aslında kendinize yapmış olursunuz, çünkü eylem ve niyetinize karşılık vererek o da değişir. Gezegende değişiklikler olacağını daha evvel söylemiştik ve yerkürenin sallandığını gördünüz. Enerji ağının değişmesi ve gezegensel değişiklikler, dünyanın adeta tamirat altında olduğunu göstermektedir. Sizinle Ruh arasındaki sevgi bağlantısı gezegen vasıtasıyla kurulur, işte bu yüzden sizinkine uysun diye toprağın titreşimini yükseltiyoruz.
Sevginin altıncı bağlantısı eğlencelidir. Aşık olmak insanın tüm kimyasını değiştirir ve geçici bir delilik yaşatır. Bir insanın bir başka insana duyduğu sevgi çok güçlüdür, bu durumdayken yapamayacağınız hiçbir şey yoktur. .Aşık olduğunuzda aslında size bahşedilen Tanrısal bir sevgidir o!
Sevginin yedinci bağlantısı rehber ve meleklerle olan bağlantıdır. Bildiğiniz gibi her biriniz sadece size ait iki, bazen de üç olağanüstü varlığa sahipsiniz. Yaşamınız boyunca size eşlik ederler, bazılarınız onları selamlamazsınız bile. Buna rağmen sizi severler ve asla yargılamazlar. Onlarla aranızda büyük bir sevgi bağı vardır. (Sayfa: 79-94)

YENİ ÇAĞDA PRATİK YAŞAM
Önce günlük yaşamdan söz edelim. Evet bazen sabrınızın tükendiğini biliyoruz, bu sabırsızlığa zamanınızın doğrusal olması yüzünden “şimdi” nin dairesel zamanını anlamamanız neden oluyor. Siz farklı bir düzeyde titreşmeyi istemeden önce bunu sağlayacak çalışmalar yapılıyordu. Bunu önceden nasıl bildiğimizi sorabilirsiniz, çünkü öyle bir enerji potansiyeli vardı, çünkü bizim zamanımız geçmiş, şimdi ve geleceği temsil etmez, tüm zamanların bir arada bulunduğu şimdiyi temsil eder. İşte bu yüzden talebinizi karşılamaya hazırdık. Bunun önceden mukadder kılmayla, kaderle ya da falcılıkla hiçbir ilgisi yoktur. Endişe etmeyi bırakın ve şimdide köklenin, endişe enerjisi insanları sevginin huzurundan yoksun bırakır.
Geçmişte “Tanrım bunu benim için yap, ben burada oturup bekleyeceğim” demiş olabilirsiniz, oysa yeni enerjide bu mümkün değildir, tüm kapıları bizzat açmanız gerekiyor. Yeni titreşimde ileri gitmenin sırrı eşzamanlılıktır. Eşzamanlılık, garip biçimde birbirine ayarlanmış gibi, rastlantı gibi görünen, ama aslında öyle olmayıp olayların olağandışı bir biçimde ve beklenmedik zamanlarda meydana gelmesi olarak tanımlanabilir. Onlar çoğu kez sizi şaşırtacaktır. Çok az şey vaat ettiğini sandığınız ya da bir zamanlar hiçbir sonuç vermemiş şeyler birdenbire en büyük sonuçları doğuracaktır, ama harekete geçip o kapıları itene dek bunu bilemeyeceksiniz. İşte bu yüzden kapıları bizzat itmenizi istiyoruz.
Tüm olumsuz yargılarınızı fırlatıp atın! Yeni enerjide bir zamanlar Tanrı düşmanı olan kişinin bir peygamber haline geldiğini görebilirsiniz. Umutsuz durumdaki bir kişinin şifa bulup birçok insana umut verdiğini de görebilirsiniz. Gönülsüz bir insanın birden harekete geçip on binlerce insanın yaşamını değiştirdiğini de görebilirsiniz.
Pratik adım şudur. Kapıları itin ve onları açın, eyleme geçerseniz bir budala gibi görüneceğinizden korkmayın. Ayağa kalkın ve Tanrının sizin için bir şeyler yapmasını beklemeye son verin, bir ortak olun ve kapıları bizimle birlikte açın. Bu dönemde nereye gitmeliyim diye soranlara söylüyorum. Çekildiğiniz, çekim duyduğunuz yere gidin! Bu sorunun yanıtını bulmak için uğraşıp durmayın, sakin olun ve eşzamanlılığı gözleyin. Eğer bulunduğunuz yerde mutluysanız orada kalın, bırakın yüksek benliğiniz ve ayırt etme yeteneğiniz bu kararı versin.
Dünyanın aydınlanma konusunda kritik kütleye erişmesi kesinlikle insanların sayısıyla ilgili bir şey değildir. Burada söz konusu olan sevgi enerjisinin eriştiği kritik kütledir. Işık şimdi karanlıktan çok daha güçlüdür. Sevgili varlıklar iki oda imgeleyin, biri ışıkla dolu öteki zifiri karanlık olsun. Aradaki kapıyı açtığınızda karanlık mı odaya dolar, yoksa ışık mı karanlık odayı doldurur? Elbette ışık karanlık odayı dolduracak ve onu aydınlatacaktır. Bu ışığın aktif, karanlığın ise pasif olduğunu gösterir. Aydınlanma enerjisi, dünyanızdaki eski enerjinin karanlığını aydınlatan aktif bir ışık feneri gibidir. Işığını bir yerden bir yere taşıyan çok az sayıdaki ışık işçisi bile dünyanın enerji dengesini değiştirebilir. (Sayfa: 101-118)

İNSANIN KEHANETTE BULUNMASI ZORDUR
Ruh size birkaç kez, belli bir zamanda belli bir günde olacak olaylardan söz eden kişilerden sakınmanızı söylemiştir, çünkü geleceğiniz hareketli bir hedeftir ve siz onu günbegün değiştirmektesiniz. Ruh bile belli bir zamanda neyin meydana geleceğini söyleyemez, çünkü bu konuda mutlak kontrol sizin elinizdedir.
Gelecek hakkında ne diyebiliriz? Ruh şimdi olanlar hakkında ne demekte, kehanetler ne demektedir? Birkaç yıl evvel hava durumunda büyük değişiklikler olacağını, bu değişiklikleri beklemenizi söylemiştik. Mısır ve buğday yetiştirilen yerlerde de depremlerin olacağını söylemiştik, oldu. Hiç ummadığınız yerlerde büyük değişikliklerin olacağını söylemiştik, onlar da oldu. Daha önce hiç sel basmamış yerleri sellerin basacağını söylemiştik, bu da gerçekleşti. Şimdi size aynı şeylerin tekrarlanacağını söylüyoruz!
Yerküre bilincinize cevap vermek zorundadır, o canlı bir varlıktır ve sistemin bir parçasıdır. Yerküredeki değişimlerin gerekli ve sevgiyle yapılan ayarlamalar olduğunu, spiritüel titreşiminizin onları gerekli hale getirdiğini elbette anlıyorsunuz. Olaylar esnasında huzur içinde olmalı ve bu huzuru çevrenize de yaymalısınız. Bazılarınız büyük korku içinde. Biz buna tohum korku diyoruz, çünkü onlar bu gezegensel değişimi en son Atlantis zamanında görüp hissettiler. Ama bu kez farklı olacak, bu konuda size söz veriyoruz! Sandığınızdan daha büyük bir plan var, umduğunuzdan çok daha büyük bir plan! Bu sadece gezegeninizle ya da kalbinizle ilgili bir şey değil, evrenle ilgili bir şey! İşte bu yüzden hepimiz çok heyecanlıyız! (Sayfa: 120-130)

EN BÜYÜK İNSAN NİTELİĞİ : BİYOLOJİ
Eğer biyoloji hakkında konuşacaksak işe en başından başlamalıyız, her biriniz yıldızların tohumlarını taşıyorsunuz. Biyolojinizdeki yıldız tohumu başka bir yerden gelen varlıklar tarafından bir amaçla ekilmiştir. Bu sizi spiritüel varlıklara dönüştürmek amacıyla sevgiyle yapılmıştı. Adem ve Havva öyküsü mecazi olmasına rağmen doğrudur. Bu gezegende, tohumlayıcıların sadece bir yere değil, birçok yere inip tohumlamalar yaptığı bir zaman yaşanmıştır. Ziyaretçiler bu kutsal biyolojik tohumu sizlere ekmişlerdi! İşte bu yüzden bilim adamlarınıza “eksik halkayı asla bulamayacaksınız” diyorum, asla toprağı kazıp o eksik halkayı ortaya çıkaramayacaksınız, ama o bir gün göklerden gelip kendini size takdim edecektir! Bu gerçekleştiğinde ekilen tohumun bir böceğe ya da bir kertenkeleye benzemediğini göreceksiniz, o iri gözlere ve gri bir tene de sahip değildir! Atalarınızla karşılaştığınızda şaşırmayın, çünkü onlar size çok benzerler, bazıları şimdi bile aranızdadır.
Bilim adamlarınız bir zamanlar denizyıldızının ya da kertenkelenin bir parçası olduğunuzu söylerler. Sözümona bu yaratık milyonlarca yıl önce sürünerek denizden dışarı çıkmış ve yine milyonlarca yıl boyunca evrimleşerek insan genine katkıda bulunmuştur. O zaman size şunu sorarız. Denizyıldızı bir kolunu yitirdiğinde yeni bir kol ya da kertenkele kuyruğunu yitirdiğinde yeni bir kuyruk oluşturabilirken, neden insan yitirdiği bir parmağı yeniden oluşturamıyor? Bu doğal ayıklanma planında doğal bir şey midir? İnsanın sinirleri koptuğunda neden kendiliğinden birleşemiyor? Çünkü yaptığınız plan bunu engeller. İnsan evriminde bir kesinti olmuştu, bu sözünü ettiğimiz tohumun ekilmesiydi. Yapılan plana göre insanlar bu gezegende sadece biyolojik bir yaratık olmayacak, içlerinde Tanrının bir parçasını da taşıyacaklardı. Bu tohumun ekilmesiyle birlikte DNA’nızın manyetik kısmı ve talimat dizileri de gelmiştir. DNA’nızın veri talimatlarının büyük ölçüde görünmediğini söylemiştik. Neden görmeyelim, bizim güçlü mikroskoplarımız var diyebilirsiniz. Bilim adamlarınız mikroskoplarıyla DNA’yı incelediklerinde sadece görebildikleri şeyi, kimyayı analiz ediyorlar, kimyanın çevresinde neyin bulunduğunu görmeye ya da anlamaya hazır değiller, DNA’nın manyetik talimat dizileri hakkında hiçbir kavrama sahip değiller.
Manyetikler yaşamınız için talimat dizileri taşırlar, daha fazlasını yaparak ruhsal niyet de verirler. Siz manyetik yapı içinde sadece biyolojiye değil, ruhsal uygunluğa da sahipsiniz. O karmik örtülerinizi de, doğduğunuz anda gezegenlerin güneş sistemindeki konumlarını da içinde barındırır. Sözünü ettiğimiz şey manyetik damgadır, DNA’nızın kimyası üzerindeki damgadır, dolayısıyla bunlar astroloji denen bilimin mekanikleridir. Manyetik damga görünümünüzden, büyüme tarzınızdan ve yaşam tohumlarından da sorumludur. DNA manyetiklerinin sahip oldukları bir başka özellik de ölümünüz için bir talimat dizisi içermesidir, bu talimat ömrünüzü kısaltarak onda bire indirir. Eğer o talimat dizisi olmasa insan bedeni kendini tekrar tekrar yenileyecek şekilde tasarlanmıştır. Ama DNA’nın içindeki bu talimat dizisi ölümünüze sebep olacak kimyanın salgılanmasını sağlar. Başlangıçtan söz etmiştik şimdi de sondan söz edeceğiz.
Her insan ölüm hormonunun salgılanmasını sağlayan bir talimat dizisine sahiptir. Sevgili varlıklar, bu talimat dizisi olmasaydı insan bedeni en az 900 yıl yaşayabilirdi. Ama bugün doğal gençleşmeyi engelleyen bir talimat dizisine sahipsiniz, bunun sonucu ise yaşlanma ve ölümdür. Ölüm hormonunun salgılanması için içsel bir saatin olması gerekir, evet böyle bir saat vardır. Bedeninizin her hücresinin DNA yapısında ve genlerinde ölümün meydana geleceği anı saptayan bir tür kronograf, yani sayan bir mekanizma vardır. İşte bu sayan mekanizma ölüm anınızı belirler, o ölümün katalizörüdür!
Kutsal bedeninizin biyolojisi içinde sayan bir mekanizma olduğunu zaten biliyorsunuz, çünkü o ergenlik çağına ulaştıran günleri sayar, üreme dengesinin (adet görme) günlerini sayar, ayrıca ölüm hormonunun yavaş yavaş ve giderek artan şekilde salgılandığı günleri de sayar. Saatleri bir araya getirerek bedendeki her hücrenin ortak saatin kaç olduğunu bilmesini sağlayan ve nabız gibi atan bu mekanizmayı henüz bulamadınız. Ölüm hormonu tam zamanında salgılanır ve gençleşme işlemini kesintiye uğratır, siz buna yaşlanma dersiniz. Bunun bir trajedi olduğunu söyleyebilirsiniz, ama planı yapan sizsiniz!
Bunun nedeni, oldukça kısa ders devreleri sağlayan bir enkarnasyon düzeni yaratarak insanların geçmiş karmayı alıkoymalarını sağlamaktı. Başka bir deyişle, ardı ardına gerçekleşen kısa süreli enkarnasyonlar, gezegenin titreşimini yükseltmek için gerekli karma mekanizmasını yaratmıştır. Bu gezegen Tanrının parçaları olan sizler tarafından dengeye kavuşturulmak için yaratıldı. Ve siz bu süreçte tüm evreni şaşırttınız, çünkü son birkaç yıldır her şeye rağmen gezegenin ve insanların titreşimi sürekli artmıştır. İşte biz bu yüzden buradayız. Değişimin mekaniklerini yerine getirmek ve bu konuda size bilgi vermek için geldik. Geleceğinizi değiştirdiniz, kontrol bizde değil sizdedir. Ölüm hormonu başlangıçta böyle bir sistem için yaratılmıştı, ama artık eski sistem ortadan kaldırılmaktadır. Bu gece size ne söylendiğini anlıyor musunuz? Kısa yaşamlar sistemi değişmektedir, çok geçmeden içsel saat ve ölüm hormonu mekanizması da ortadan kaldırılacaktır. Değişmeniz için daha fazla armağanın, gezegene daha fazla spiritüel enerjinin aktarılması gerekecektir, bunlar yoldadır. Yeni enerjiyi uygulayabilmeniz için bilgelik, anlayış ve birçok bilimsel ilerleme gerekecektir, yani daha fazlasını bekleyin.
Psikologlarınız belleğin önemli olaylar tarafından yaratıldığını söylerler. Bir engram beyninize damgalanır ve bir anı yaratır, belirli olaylar güçlü ve etkili oldukları için hatırlanır, onlar çoğunlukla ilk kez yaşanan olaylardır. Siz bir yaşındayken kaç tane olayı ilk kez yaşadınız? Yanıt belki “düzinelerce olay” dır, ama aranızdan çok az kişi onlardan birini hatırlayabilir, çünkü onların önü DNA’nın manyetik iplikleri tarafından kesilir! Neden mi? Çünkü bir ila iki yaşındaki bebekler gerçek kimliklerinin tüm bilgisine sahiptirler. Bunu biliyor muydunuz? Bazı bebeklerin zor bir mizaca sahip olduklarını söylersiniz, mutlu değillerdir, adeta düş kırıklığına uğramış gibi ağlayıp dururlar. Onların huysuz olduğunu söylersiniz, oysa bebekler kim olduklarını size anlatmaya çalışmakta, ama bunu başaramadıkları için düş kırıklığı yaşamaktadırlar! Kendilerini yine dünya üzerinde, yine büyürken bulmuşlardır. Size şöyle haykırmak isterler: “Beni tanımadın mı? Biz bunu birlikte planladık, sonra kendimi burada buldum. Sana kim olduğumu anlatmama izin ver.” Ama tek bir sözcük bile söyleyemezler, bu yüzden inanılmaz bir düş kırıklığı yaşarlar. Bir dahaki sefer bir bebeğin gözlerine baktığınızda o gözlerin ardında yaşlı bir ruhun bulunduğunu hatırlayın, bu yaşlı ruh kim olduğunu size anlatmaya çalışmaktadır. Ama içlerinde ait oldukları yere dönmenin mutluluğuyla huzur içinde olanlar da vardır!
Daha beş altı yaşındayken çocuklar bir seçimle karşı karşıya kalırlar. Bir çocuk nasıl seçimde bulunabilir diyeceksiniz, bulunur sevgili varlıklar, özellikle de yeni çağın çocukları söz konusu olduğunda! Onlar içinde bulundukları durumu kabul edip etmeme seçimine kesinlikle sahiptirler, çünkü onlar özeldir (İndigo çocuklar) ve her şeyin farkındadır. Siz de bir yetişkin olarak bu seçime sahipsiniz, uygunsuz olan her şeyden uzaklaşmayı seçebilirsiniz. Ben biyolojik damgadan söz ediyorum, “dersim için kansere yakalanmaya hazırım, buna peşinen razıyım” diyen damgadan söz ediyorum. Dinliyor musunuz? Ama kendinizi bu hastalıktan kurtarmayı da seçebilirsiniz, bu eski talimat dizisine artık gerek yok, yeni enerji size bu izni vermektedir. Şöyle deyin, “Sevgili Tanrım, niyet ederek kendimi bu durumdan kurtarmayı seçiyor ve bu hastalığın beni terk etmesine izin veriyorum, çünkü o buraya yapmak için geldiğim şeyi engelliyor.” Bu sözlerden hoşlandınız mı? Bunlar gerçektir, yeni çağ tümüyle bununla ilgilidir, artık her biriniz şifacısınız!
DNA’nın manyetik damgasını asla net bir şekilde göremeyeceksiniz. Bunu yapmak kutsal felaketi davet etmek olur. DNA manyetiklerinin gölgesini göreceksiniz ve bu gölge sizin için bir gizem olarak kalacak! İçsel saati görebilecek, sayan geni tanımlayabileceksiniz, ama hücrelerin nasıl haberleştiklerini ve saatin ayarını birbirine nasıl uydurduklarını (senkronize ettiklerini) tam olarak keşfedemeyeceksiniz. Bazı manyetik DNA talimatlarını nasıl değiştireceğinizi, ölüm hormonunun nerede bulunduğunu ve onu neyin serbest bıraktığını keşfedeceksiniz. Eğer isterseniz tüm bu saydıklarım önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekleşebilir.
Şifacılar, artık şifanın nasıl gerçekleştiğini biliyorsunuz. Sizden şifa isteyen insan şifa bulmayı SEÇMELİDİR! Diyeceksiniz ki, adam şifa için geldiğine göre şifa bulmayı da elbette seçmiştir. Biz de diyoruz ki, hayır seçmemiştir. Birçoğu sadece rahatlamayı, ferahlamayı seçer. Kendilerini iyi hissetmek isterler, onları onarmanızı isterler. Dikkat edin sizin onları onarmanızı! SİZİN! Bu ne tür kişisel bir seçimdir? Onlar iyileşmeyi seçmemekte, kendilerini iyileştirme sorumluluğunu size vermeyi seçmektedirler!
Şimdi önemli ama size garip gelecek bir şey söyleyeceğim. Şifacılar gerçekte şifa vermezler. Onların yaptığı şey, bedene geçici olarak dengelenmiş niteliklere sahip olma izni vermektir. Enerji çalışması yapanlarınız neden söz ettiğimi bilirler. Şifacılar şifalandırmazlar, denge bulmayı kolaylaştırırlar. İşi yapan hastanın kendisidir, bunu biliyor muydunuz? İnsan bedeni kendini doğal bir şekilde dengeleyecektir. Tüm şifacıların, tüm ilaçların yaptıkları şey kendini dengelemeyi kolaylaştırmaktır. Çünkü biyoloji mucizeler yaratır, o zaten dengeyi arar, bunu yapacak şekilde tasarlanmıştır. Sevgili varlıklar, bu salondaki herhangi bir kişinin buradan dengeye kavuşmadan ayrılması için hiçbir sebep yoktur. Araştırmacılar şimdi şimdi bu dengeyi keşfetmeye başlıyorlar. Bu araştırmalardan biri gerçekten çok kutsal bir alana yönlendirilmiştir, bu yeni bilim DNA’nızı yeniden programlamanızı içermektedir. Onun kutsallığı nereden geliyor diyeceksiniz, çünkü o gezegenin planını değiştirmenizi sağlayacak, büyük biyolojik bir keşfin eşiğindesiniz.
Kendilerini iyileştirebilenler, yüksek düzeyde titreşenler ve bilincin bedeni değiştireceğini bilenlerdir. Kendini iyileştirmeyle ilgili bilmeniz gereken üç unsur var. Birincisi bütünlüktür, ikincisi bütünlüktür ve üçüncüsü de bütünlüktür! Her bir hücre yanı başındaki hücre kadar aydınlanmıştır. Tek bir aydınlanmış merkeze sahip olduğunuzu düşünmek yerine milyonlarca aydınlanmış merkeze sahip olduğunuzu bilin. Bedeninizin tümüyle titreşmesi için sadece aydınlanma merkezi olarak tayin ettiğiniz bölümün değil, tüm bedenin birlikte titreşmesi gerekir. Sevgili varlıklar, biz her bir hücrenin ışık kaynağının bütünleştirilmesinden söz ediyoruz, her bir hücreyi tüm bilincin bir parçası olarak görmelisiniz. Bu ise “BİZİ” içerir. Eğer ayak parmağımızı bir taşa çarparsak BİZ inciniriz. Bizin kutsallığını kabul ettiğiniz zaman hep birlikte titreşmeye başlayacaksınız. Bedeninizde farkındalığa sahip olmayan tek bir hücre bile yoktur, ama siz çoğunlukla farkındalığı bedenin önemli bir giriş kapısı olan üçüncü gözde algılarsınız. Üçüncü göz diğer hücrelerin yardımlaşma ve işbirliğinin en yüksek noktasıdır, sadece bir odaktır. Burada bir biliş vardır, o ayak parmağınızın hücresiyle, dirseğinizin hücresiyle, her organın hücresiyle başlar, hepsi sizin bildiklerinizi bilir. Neden mi? Çünkü hepsi o içsel saate dahildir. Siz hep birlikte titreşmedikçe o saat ölüm hormonuyla ne yapacağını asla bilemeyecektir. Böylece kendini iyileştirmenin merkezini “BİZ” oluşturur, bunu sağlayan odur. Niyetinizi sözle ifade etmeniz de çok önemlidir. Bu, bedeninizin, aklınızın ve ruhunuzun bir araya gelip biyolojinizin işittiği sözler söylemesidir, çünkü söylediğiniz şeyi yaratırsınız. Kendinizi şu veya bu organınızın incindiğini söylerken yakalıyor musunuz? Onu BİZ İNCİNDİK’e çevirin, her konuşmanızda biyolojinizin “biz”liğini ifade edin! (Sayfa: 160-178)

YÜKSELİŞ II
Bazılarınız bir an evvel yükselmek istiyor. Eski üstatlar gibi bulutlara yükselip dünyadan ve bedeninden kurtulmayı düşlüyor. Oysa Ruhun kastettiği yükseliş bu değildir sevgili varlıklar. Bu meshedilmiş bir zamandır, size yükselişin ne olduğunu söyleyeyim. Yükseliş planlanmış, izin verilmiş bir yükseliştir, insanın muktedir kılınışıdır.Yükselişte insanların bu gezegende çok uzun süre yaşamalarına, ölmek zorunda kalmadan bir sonraki enkarnasyona geçmelerine izin verilir, işte yükseliş budur. Biyolojinizi koruyarak ve yüksek bir düzeyde titreşerek bir sonraki enkarnasyonunuza geçebilirsiniz. Hepinizin yükselemeyeceğini söylediğimde lütfen incinmeyin, bu statü herkes için değildir, ama ona götüren süreç herkes içindir. Bu kıtanın (Kuzey Amerika) yükseliş statüsü konusunda gerilerde olduğunu bilmek sizi şaşırtmayacaktır. Diğer kıtalarda bu sürece daha çok insan dahildir, oralarda bu niteliği anlayan ve alan daha çok insan var, kritik kütleye onlar sayesinde erişilmiştir.
Gezegende dört tür değişim var. Manyetik, meteorolojik, jeolojik ve spiritüel. Manyetik değişim enerji ağının meydana getirdiği değişimdir, o iletişim kapısı olan Güneşiniz tarafından etkilenir. Size yeni çağın armağanlarını veren de bu enerji ağının duruşudur, çünkü enerji ağı düaliteyi oluşturan örtüyü hareket ettirdikçe perde kalkmaya başlar. Armağanlara sahip olabilmeniz için perde belirli bir dereceye kadar kalkmalıdır, ama henüz kalkmamıştır! Manyetik kuzey, yani pusulanın gösterdiği kuzey yönü kaymaya başlamıştır, 1989 yılında buraya geldiğimde onun kesinlikle kayacağını size söylemiştim. Yıllar önce hava durumundaki değişikliklerden de söz etmiştim, onlar da gerçekleşti, değişimin devam etmesini bekleyin, daha birçok kış soğuk ve sert geçecek ve 1989 yılından önce olmamış seller görülecek.
Bu tümüyle gezegenin yeniden ayarlanma sürecinin başlangıcıdır. Üzerindeki insanların değişebilmesi için önce gezegenin değişmesi gerekmektedir. İnsanın değişimi ve yerküre değişiklikleri yükseliş sürecinin bir parçasıdır. Bitiş (kıyamet) zamanı yükseliş zamanıdır. O korku verici bir zaman değildir, ama yükselişi ve daha yüksek bir düzeyde titreşmeyi anlamayanlara korkutucu görünebilir.
Şimdi gezegenin jeolojik hareketlerinden söz edeceğim. Şu anda bir ölçüm yapılmaktadır, rezonans dediğiniz şeyle ilgili bilimsel bir ölçüm. Bu, dünya yüzeyiyle iyonosferin alt katmanları arasındaki sürekli dalganın (birbirine ters iki dalganın oluşturduğu dalga) ölçümüdür. Geçmişte o çok uzun bir zaman boyunca 7 Hertz rezonansına sahipti, bugün 10 Hertz’de ve 11 Hertz’e doğru ilerliyor. Bunu biliyor muydunuz? Sadece hava durumu değil, gezegenin jeolojisi de değişiyor. Şimdi söyleyeceğimiz şey bu bölgede yaşayan sizleri korkutmak amacıyla değil, sevgiyle aktarılmakta ve tüm gezegeni ilgilendirmektedir. Önümüzdeki dönemde daha çok yanardağ patlamalarına tanık olacaksınız, bunların bazıları hiç beklenmeyen bölgelerde meydana gelecekler, onları bekleyin, çok yakında ortaya çıkacaklar. (Portland’da yapılan bu celseden üç hafta sonra Meksika’nın başkent bölgesinde, İngiliz kolonisi Montserrat ve Jakarta’da yanardağ patlamaları oldu. Japonya, Endonezya, Şili ve Tayvan’da depremler meydana geldi.)
1987 yılında yönsüz dalga teknolojisini anlayıp uygulayabildiniz. Tesla adlı bilim adamının keşiflerini inceleyerek o yıl ciddi deneyler yapmaya başladınız, ama deneyi burada değil başka bir kıtada yaptınız. 1987 yılında Amerikan hükümeti Avustralya’nın ortasındaki Pine Gap denilen yerde kurduğu iki kulede yönsüz dalga deneyleri yaptı ve toprak kanalıyla enerji aktardı. Ama bu deneyde bazı hatalar yapıldı sevgili varlıklar, çünkü yönsüz dalgaların karmaşık aşamalarını ve rezonans niteliklerini henüz bilmiyordunuz. Onlar müthiştir, çok hızlı bir şekilde yükselip üst limite kadar dayanır ve rezonans muazzam dalgalar yaratır. Eğer bu niteliği bilseydiniz, deney gezegenin öbür tarafında bir depreme yol açmazdı. Olayı iyi araştırırsanız söylediklerimin doğru olduğunu göreceksiniz. İnsanlar bir depreme sebep oldular, tarihte insan eliyle gerçekleştirilen ilk depremdi bu. Ama siz bu teknolojiyi sadece toprakta kullanmıyor, gökyüzünde de kullanmaya çalışıyorsunuz.
Şimdi zaman çizgisinden söz edelim. Yükseliş zaman çizgisi 24 yıllık bir penceredir, 1987’nin sonundan 2012 yılının başına dek uzanan bir pencere. Bu pencerede neler olup bittiğini bilenleriniz, bunun 11:11’de (11 Ocak 1992) başladığını anlamaktadır. 11:11’in ne olduğunu hatırlıyor musunuz? O spiritüel bir pencere, DNA’nız için kod değişimine izin veren bir giriş kapısı ve yükseliş potansiyeline sahip olanlara izin veren bir başlangıçtı. Bu, uyumlu birleşme (16-17 Ağustos 1987) dediğiniz olay sırasında yapılan titreşim ölçümünün bir sonucuydu. Her şey 1987 yılında başladı, sonra siz 12:12’yi deneyimlediniz (12 Aralık 1994). O tarihte gezegenin enerjisini tutan ve insan olmayan varlıklar sorumluluğu tümüyle size bırakarak buradan ayrılmışlardı. Siz şimdi her zamankinden daha fazla enerji tutuyor, yüksek benliğinizi yardım almadan birlikte taşıyabiliyorsunuz. Size yükseliş izni, mezun olma izni, ilerleme izni verilmiştir. Dahası kuyruklu yıldızlar, asteroitler ve diğer bazı nitelikler, ihtiyaç duyduğunuzda gezegenin içindeki depodan çekip alabilmeniz için yerküreye enerji aktarmışlardır. Bir gecede yükselemezsiniz sevgili varlıklar, asla bunu yapamazsınız. Henüz tam bir yükselişi sağlayacak enerji gezegene verilmemiştir, bu yavaş yavaş gelişecek bir süreçtir, önünüzde daha 14 yıl var.(Bu mesaj 1998 yılında verilmiştir.)
Bakın, 12 ila 14 yıl içinde dünyada şaşırtıcı bazı değişiklikler görmeniz konusunda inanılmaz bir umut var. Kritik kütleye erişildiğinde tüm çevrenizde sürprizlerle karşılaşacaksınız. Birçoğunuz bu kopuş duygusunu şimdiden yaşıyor, çok az insanın eriştiği bir bölgeye giriyorsunuz, sizler yükseliş sürecinin öncülerisiniz. Artık karmik ailenizle bağlarınızı koparıp kişiliğinize sahip çıkmanıza izin verilmiştir. Duygusal bir üzüntü hissetmenizde şaşılacak bir şey yok, binlerce yıl astral yolculuk yaptığınız büyük bir gruba artık elveda diyorsunuz, çünkü başka bir şey haline gelmeyi seçtiniz. Artık onlara bağlı değilsiniz, aradaki bağ kopmuştur ve bu kopuşu hissediyorsunuz.
Peki mezuniyet statüsündeki insan neler hissetmektedir? Daha yüksek düzeyde titreşenleriniz farklı bir uyku modeline sahip olacak, geceleri bazen iki kez uyanıp odada yalnız olmadıklarını hissedecekler, beslenme modelleri de değişecek. Ayrıca bazıları titreşim değişikliğinden ötürü belirli astral niteliklere ve varlıklara eskisinden daha yakın olacaklar! Bazıları da gecenin bir yarısında sıçrayarak uykudan uyanıp odanın varlıklarla dolu olduğunu hissedecek ve gittikçe onların boyutuna yaklaşacaklar! Eskisi kadar çabuk öfkelenmeyecek, daha önce asla mümkün olmayan bir hoşgörüye sahip olacaklar. Ayırt etme ve karar verme gücü artık dışardan değil içerden, yüksek benliklerinden gelecek.
Biraz da biyolojinizden söz edeceğim. Yükseliş yolunu seçenlerin bedenlerinde hücresel düzeyde bir hayli şey olmaktadır. Bir gün gelecek, bu kadar çok insanın bazı garip niteliklere sahip olması bilim adamlarınızı şaşırtan ve incelenmesi gereken bir fenomen olacak! Onlar timüs salgıbezinin yeniden uyanışına neden olan şeyin ne olduğunu merak edecekler. Buna neden olan şey NİYET’dir, uzun bir ömür sürme niyeti, sağlığınızı kazanma ve burada kalma niyeti! Bedenleriniz 900 sene yaşayacak şekilde tasarlanmıştı, bunu içsel olarak destekleyecek yöntemler timüsün yeniden uyanışıyla başlayacak. Timüsün uyanışı, DNA’nın niyetiniz tarafından değiştirilmesiyle, canlı özlü maddelerle, şifacılarla ve manyetikler de dahil olmak üzere diğer niteliklerle başlayacak. Böyle bir şeyin olacağı aklınıza geliyor muydu? Evet bu şimdi olabilir, onu 14 yıl beklemek zorunda değilsiniz.
Son olarak, niyet edenlerin beden saatlerine de bir şeyler olduğunu söyleyeceğiz. Bu saat yavaşlatıldı, ama size öyle görünmeyebilir. İşte size anahtar: Eğer dünya çevrenizde sanki daha hızlı dönüyormuş gibi görünüyorsa siz yavaşlatılmışsınızdır. Beden saati daha yavaş işleyecek, böylece daha az nabız atışı sayacaksınız ve yaşam daha uzun sürecek. Olan budur!
Peki 2012 yılında ne olacak? 1987 yılında yapıldığı gibi bir başka titreşim ölçümü yapılacak. Eğer bu ölçümde gerekli titreşim düzeyine erişildiği ortaya çıkarsa tamamen farklı bir gezegen göreceksiniz! Dünya dışı varlıkların gerçekleştirecekleri kitlesel inişi başlatacak şey de bu olacaktır. Siz onların zaman çerçevesinde bulunmadıkça buraya gelemezler. İşte bu yüzden kadim kehanetleriniz zamanın 2012 yılında sona ereceğini bildirmişlerdir. Ancak bu, başka tür bir zamana geçeceğiniz için şimdi sahip olduğunuz zaman niteliğinin sona erişidir. Eğer ölçüm sonucunda belirli bir titreşime erişildiği ortaya çıkarsa dünyaya yeni bir saat verilecektir. O rölatif bir şey olduğu için bu değişimi pek hissetmeyebilirsiniz, ama astronomlarınız bunu bilecek, çevrelerindeki kozmosta ortaya çıkan değişikliklerin kanıtını göreceklerdir. Her zaman çılgınca döndüğünü gördükleri gök cisimleri yavaşlıyor görünecek, oysa yavaşlayan ve diğer anormallikleri odağa getiren sizsiniz!
Evrende sevgiden daha büyük bir güç yoktur. Rehberlerinizin nereden geldiklerini merak ediyor musunuz? Üstat rehberler enerjinin aktarıldığı yerden geliyorlar, orası Büyük Merkezi Güneştir. Bu hayal edemeyeceğiniz kadar uzaktaki bir kaynaktır. Ben oradan geliyorum, siz oradan geliyorsunuz. O yuvanın enerjisidir! (Sayfa: 185-202)

YOK OLAN TÜR : İNSANLIK
Zihnin dramla meşgul olması mantıklı ve olumlu değildir, ama siz yine de dramlardan kurtulamazsınız. Öyle görünüyor ki insanların çoğunluğu kendi dramlarını yaratıp sonra onun içinde yuvarlanmaktan zevk alıyor! Kendilerini bu durumdan bir biçimde ve geçici olarak kurtarabilen insanlar bile gidip başka dramlar yaratıyorlar. Bu düalitenin büyük bir parçasını oluşturur. Burada sizden istenen bu dramdan kurtulmayı seçmeniz, onun eski bir enerji kavramı olduğunu ve aydınlanmış insanın iç huzuruna uymadığını idrak etmenizdir.
İnsanlar geçmişte yaşamayı çok severler. Bu yeterince garip değilmiş gibi bazıları da geçirdikleri en korkunç zamana sarılır, ondan asla kopamazlar. Zihni geçmişle meşgul etmek, enerjinin aynı kısırdöngü içinde harcanmasıdır. Bu durum devam ettikçe içine kapanık bir insan haline gelmenize yol açar ve gerçek kimliğinizi bulmanızı engeller.
Tüm insanlar egoya sahiptir. Ego, düaliteyi hiç deneyimlememiş bizler için en büyük gizemlerden biridir. Bildiğiniz gibi ego sevginin anti tezidir, önemli olan egonun sevgiyle dengelenmesidir. Sevgiyle hafifletilip ölçülü hale getirilen ego uygun hale gelir, oysa ham ve ölçüsüz haliyle sevginin düşmanıdır. Sevgi sessizdir, ego değildir. O en yüksek tepeye çıkıp ben burdayım diye bağırır! Sevgi bunu yapmaz, sevginin hiçbir gündemi ve hesabı yoktur. Ama egonun vardır, eğer sen şunu yaparsan ben de bunu yaparım der. Sevgi şişinmez, egonun ise çoğunlukla yaptığı tek şey budur. Sevgi saydığım tüm nitelikleri kullanacak bilgeliğe sahiptir, ego ise budala olduğundan bile habersizdir!
İnsanlığın başlangıcından beri burada enkarne olmuş hemen her insanın şu anda yine burada enkarne halde bulunduğunu biliyor muydunuz? Şimdi bu gezegende her zaman olduğundan çok daha fazla insan var. Başlangıçtan bu yana dünyada enkarne olmuş her insanı alıp buraya yerleştirsek bile burada yine de daha fazla insan var. Peki bu fazlalık nereden geldi diyeceksiniz. Evet onlar buraya ilk kez gelmişlerdir, dünyanın işleyiş biçimi hakkında hiçbir fikirleri yokmuş gibi davranırlar. Normal bir insanın yanıtlayabileceği bir şey söylediğinizde boş gözlerle bakarlar. Çok saftırlar, onlar buraya sizinkinden çok farklı niteliklerle gelmişlerdir.
Sevgili varlıklar, enerji ağı sadece bir tek nedenle yeniden ayarlanmaktadır, DNA’nızın manyetik damgasının perdenin öbür tarafını daha net bir şekilde görebilmesi için. Enerji ağı biyolojinizi etkilemekte, biyolojiniz değiştikçe gezegen de değişmektedir. Biyolojik özellikleriniz, yani yüksek benliğiniz, merkabahınız ve karmik damganız galaksinizin başka yerindeki varlıklar tarafından size armağan edilmiştir. Biliminiz bu konudaki eksik halkayı asla bulamayacaktır. Adem ve Havva mecazı gerçeğe uygundur, siz orada tarif edildiği şekilde çoğaldınız, sadece bu olay dünyada tek bir yerde değil, aynı anda birçok yerde gerçekleşti.
Şimdi size daha önce halka açık celselerde söylemediğim biyolojik bir olgudan söz edeceğim. Yeni keşifler yapıldığında bunlar daha iyi anlaşılacak ve bunu bir zamanlar Kryon’dan duyduğunuzu hatırlayacaksınız. Bakın, başlangıçta hücrelerinizde sizi sağlıklı tutan bir işlem vardı. Buna “proteinlerin kendilerini başka bir şey gibi gösteren tecrit edilmiş gizli kümesi” diyebiliriz. Proteinleri içeren bu küme hücre zarından diğer hücrelere kolaylıkla geçer. Bilim adamlarınız araştırmalarında onları defalarca gördü, ama “tecrit edilmiş proteinler” olarak tanımlayamadı. Tecridin amacı, hücredeki diğer proteinler hastalandığında sağlıklı proteinleri alıp sağ salim diğer hücrelere geçirebilmek, böylece diğer hücreleri sağlıklı tutmaktı. Hücrelerin sağlığını koruyan bu yöntem şimdi hastalığı aktarma yöntemine dönüşmüştür. Çünkü hücrelerinizdeki yeni virüsler şimdi hızla bu tecrit edilmiş proteinlere saldırmakta, onları bozarak hücre zarı yoluyla diğer hücrelere geçmelerini sağlamaktadır. Böylece, bir zamanlar hastalıklara karşı kalkan olan şey, şimdi bir virüs aktarıcısı haline gelmiştir. Bunu araştırın, onu bulduğunuzda hücrelerin birbirlerine neden hastalık bulaştırdıklarını da anlayacaksınız. Bilmeniz gereken bir şey daha. Her bir DNA ipliğinde bir manyetik damga vardır, ama biliminiz onu asla göremeyecek. Şimdilik onun rahatsız edilmemesi daha uygundur. Bazı bilim adamları başka bir şey üzerinde çalışırken manyetik damganın gölgesini tesadüfen keşfedecekler!
Bazıları gezegenin toprağıyla aralarında bir ortaklık olduğunu daha fazla hissetmeye başladı. Artık kuzey, doğu, güney ve batı yönlerinin kendilerine özgü bir güce, amaca ve enerjiye sahip olduğunu hissedebiliyorsunuz. Bazıları ise giderek daha az yemek yediğini, ama bunun enerjisini etkilemediğini fark edecek. Daha az yemek yiyecek ve daha çabuk doyacaksınız, bu da yüksek titreşimin bir başka niteliğidir. Bazıları da uyku üçlüsü diyebileceğimiz şeyi deneyimliyor. İki kez kesilen üç kısa uyku devresi yaşayacaksınız. Siz bunu uykusuzluk olarak niteliyorsunuz, oysa bu da yeni titreşimin bir parçasıdır ve meshedilmiş bir şeydir.
Bize en çok sorulan sorulardan biri de gelecekte ne olacak, ben ne yapmalıyım şeklindeki sorudur. Bakın, Kryon grubu olarak bizim buradaki çalışmamız 2002 yılının sonunda bitecektir. O tarihte enerji ağı değişikliği tamamlanmış ve sizi muktedir kılan çalışmalar bitmiş olacaktır. Bir sonraki yıl tamamlanışı temsil edecektir. 2003 yılı 5 enerjisine sahip olan (2+0+0+3=5) ve ayarlamaların bitişini işaret eden yıl olacaktır. Yeni ayarlamalar DNA talimatlarına yerleşip sizi daha muktedir kılarken ve enerji ağı yeni çağı gerçekleştirmek için yolladığımız kozmik enerjileri size aktarırken bunlara alışmanız biraz zaman alacaktır. 2003 yılından sonraki beş enerjisine sahip yıl 2012’dir. Bu yıl büyük bir işarettir, çünkü 2012 yılı, eğer kadim tarihinize ve zaman hakkında kehanette bulunanlara inanırsanız zamanın son bulduğu yıldır! Bu ne anlama gelebilir? Bazıları gezegenin sonu, yok oluşu anlamına geldiğini söylemiştir. Ancak o gerçekte değişim anlamına gelir, insanların titreşimi yükseldikçe gezegen buna cevap vererek titreşimini yükseltecektir. Tüm spiritüel şeyler gibi bu da 1 Ocak 2012’de bir anda gerçekleşmeyecektir. Bu tarih sadece sizin için uygun bir geleceğin başlangıcını işaret etmektedir. Başlangıca, kritik kütleye ulaşma ya da ulaşmama seçiminiz karar verecektir. Kehanetleriniz gezegenin şu andaki bilincine dayanmaktadır.
O halde 2012 yılı, insanlar zamanı değiştirmeye daha çok ayarlandıkça yavaş yavaş eriyip yeni zamana karışacak bir işaret olacaktır. Bunun için Maya takviminin 2012 yılı hakkında ne dediğine bakın, tarihteki diğer kahinlerin ne dediklerine bakın. Eski insanların verdiği bilginin, şu anda ekin tarlalarında beliren işaretleri ve matematiği inceleyenlerin verdiği bilgiye uyduğunu göreceksiniz. Bu DEĞİŞİM İZNİDİR. Bir başka zaman çerçevesine geçme iznidir, çünkü aydınlanmış varlıklar sizin zaman çerçevenizde bulunmazlar. Titreşiminizi onlara uyacak şekilde yükselttiğinizde zaman çerçeveniz de onlara uyacak şekilde değişecektir.
Uzaylıların dünyaya kitlesel olarak ne zaman ineceğini sorup duruyorsunuz. Bakın, onlar sizinle titreşiminiz ve zaman çerçeveniz onlara uyduğunda buluşacaklar, daha önce değil. O yüksek titreşime ulaştığınızda, ancak o zaman onların radar ekranında belireceksiniz, daha önce değil! Şu anda ortaya çıkanların kesinlikle bu varlıklar olmadığını bilin. Daha önce de söylediğimiz gibi negatif varlıkların sizi herhangi bir yere götürme izinleri yoktur, gerçekamaçları konusunda size yalan söylüyorlar, onlara güvenmeyin! (Sayfa: 208-221)

İNDİGO ÇOCUKLAR (Medyum-Lee Carroll)
Bu yeni varlıkların farklı türde bir düalite bilincine, hatta bazılarının benzersiz fiziksel niteliklere sahip oldukları açıktır. Kryon her seminerde bu çocukların bazı özelliklerini anlattığında salonda bulunan çocuk bakıcıları başlarını onaylarcasına sallamakta ve son birkaç yıldır çocukların çok farklı olduklarını doğrulamaktadırlar. Çoğu on beş yılı aşkın bir süredir bakıcılık yapmakta olan bu insanlar, son beş yıldır çocukların tutumunda bazı dikkate değer değişiklikler olduğunu fark etmişlerdir.
Yeni çocuklar bizden farklı olarak kim olduklarını bilmektedirler. Hücresel düzeyde bu gezegende ders için değil, büyük bir amaca hizmet etmek için bulunduklarını bilmektedirler. Bu yüzden bilinçlerinin düalitesi bizimkinden farklıdır, eğer isterlerse yeni bir titreşime bizden kolay geçebilirler. Kendi değerini bilme, korku ve geçmiş yaşam kalıntısı konularında daha az sıkıntı yaşar, geçmiş yaşamlarından bu yaşamlarına hemen hemen hiçbir ders taşımazlar. Hatta bazıları bu dünyaya karmasız olarak gelmektedir.
Kryon, eğer bu çocuklara değersiz oldukları söylenirse ana babalarına olan güvenlerini yitireceklerini, iyi niyetlerinin kötüye kullanıldığını düşüneceklerini söylemektedir. Çünkü onlar kim olduklarını gayet iyi bilmekte ve kendilerini “kral” ya da “kraliçe” olarak hissetmektedirler. Birçok yetişkin bu niteliği görmekte ve bu çocukların dik başlı, bildiğini okuyan zor çocuklar olduklarını söylemektedir. Bir İndigo çocuk öbür tarafı süptil biçimde hatırlar, ancak 10 yaşına geldiğinde bu anımsayış tedricen azalır.
İndigolar çok akıllıca davranacak ve öz-disiplinleriyle bizi şaşırtacaklardır. Sosyal meseleleri çok çabuk kavrayacak ve yetişkinlere ait konulara küçük yaşta el atacaklardır. Elveda kuşak farkı, o artık eski enerji paradigmasıdır. Ben bunu gördüm.
Şu anda doğan çocukların hepsi İndigo değildir, ama zamanla yeni doğanların daha çoğu onlardan meydana gelecektir. Bu süreç 1970’lerde küçük bir grup İndigonun gelişiyle başlamıştır, şimdi doğanların ise yüzde sekseni İndigodur. Şu anda (1998) 3 ila 6 yaş arasındakiler arkadaşlarını aramaktadırlar. Kısa bir süre sonra yeni doğanların hepsi İndigo olacaktır. (Sayfa: 269-282)

EN ÇOK SORULAN SORULAR
Soru- Aşıyı aldıktan ve karmamızı iptal ettikten sonra birlikte yaratma bir anda gerçekleşir mi? Rehberlerimle iletişim kurmayı ve onların bana düzenli olarak görünmesini istiyorum, bu mümkün mü?

Cevap- Her biriniz karmik açıdan farklı noktalarda bulunuyorsunuz. Bazılarınız ruhun armağanlarını alıp kullanmaya hazırken, bazılarınızın biraz daha beklemesi gerekebilir. Aşıyı aldıktan sonraki eylemleriniz bu konuda en büyük farkı yaratacaktır. Rehberlerinizi görme yeteneğinizi belirleyecek şey kişisel titreşiminizi artırmak ve yüksek benliğinizle bütünleşmektir. Bir parçanız Ruhla birlikte olmak yani yuvaya gitmek ister, rehberlerinizi görme isteği buna bir adım yaklaşmaktır. Onları her zaman görmek demek dersinizden uzaklaştırılmayı istemek demektir, bunun ne size, ne de çevrenizdekilere bir yararı olur.
S- Bedene girmek ne demektir?

C- Bedene girmek, bir insanın yaşamında iki ruhun üst üste gelmesi ya da iki varlığın birbirine karışmasıdır. Bu vuku bulunca ilk ruh sürücü koltuğunu ikinci ruha bırakarak arka koltuğa çekilir. İlk ruh kontratta hareketsizdir ve insanın yaşamı için varlığını sürdürür. Yeni ruh hakim olandır ve yavaş yavaş insanın DNA’sını değiştiren de odur. Her iki ruh tek bir ruh olarak varlığını sürdürür ki, bu inanmakta çok zorlandığınız bir başka şeydir. Burada hiçbir enerji kavgası ve kişilik bölünmesi yoktur. Sevgiyle ve bir amaçla yapılmış ruhsal bir birleşmedir. Bedene girenler yeni çağda son derece yaygındır. Bunun nedeni, yaşlı ruhun etkin bir kontratla yeniden yaşama dönmesini sağlamak, yeni gelen ruha ise önemli bir işi gerçekleştirebilmesi için fırsat vermektir, çünkü yeni gelen ruh söz konusu işi gerçekleştirmek için gerekli karmik donanıma sahiptir. Birinin bedene giren olup olmadığını anlamak kolaydır. Genellikle çocukken geçirilen bir kaza ya da ölümden dönme deneyimi yeni ruhun önceden kararlaştırılan zamanda bedene girmesini sağlar. Ortaya çıkan çocuk hem ilk ruhun tüm fiziksel özellik ve anılarına, hem de yeniden doğan yaşlı ruhun kontratına ve deneyimine sahiptir. Genelde bu insan genç yaşta şaşırtıcı şeyler yapacak ya da ana ve babasının şaşkın bakışları altında büyük yetenekler sergileyecektir.

S- Bir ışık savaşçısı olup olmadığımı nasıl bilebilirim?

C- Eğer kontratınızla birleşmeye ve bu yaşamınızda olmayı kabul ettiğiniz şey olmaya niyet etmişseniz siz bir ışık savaşçısısınız. Kontratınız her şeydir. Ona bağlanarak çevresindeki bazı dersleri yaşamadan geçme niyeti ise aşıyı alarak karmadan kurtulmayı sağlar. Bu kararı verip niyet etmek yeni çağın sorumluluğunu kabul etmektir.

S- Bir ışık savaşçısı olarak yapmam gereken şey nedir?

C-Yeni çağda bir insan olarak yapabileceğiniz en önemli şey kontratınızı keşfedip gerçekleştirebilmenizdir. Enkarnasyonunuzun mekanikleri, kontratınızı keşfedip keşfedemeyeceğinize bağlıdır. Eğer onu keşfedip gerçekleştirebilirseniz sadece huzur ve sükuna kavuşmakla kalmaz, aynı zamanda tüm dünyanın titreşimini de değiştirirsiniz. İnsanın kontratını keşfetmesi bir mezuniyet statüsü yaratır. Bu statü, tüm gezegenin enerjisi ve titreşimi ölçüldüğünde bir hayli enerjiye değer. Gezegenin geleceğini değiştiren şey de bu ölçümdür.

S- Öyle görünüyor ki 1950’lerin ortasında büyük bir ışık işçileri grubu doğmuş. Bu yıllar hakkında söyleyeceğiniz önemli bir şey var mı?

C- Eh sonunda biri bunu fark etti. 1950’li yıllarda gelenler 1970’lerde çocuk sahibi oldular, şimdi 40’lı yaşlardalar. 1950’lerde doğanlar buraya büyük bir heyecan duyarak geldiler. Değişim konusunda gezegende büyük bir potansiyel olduğunu biliyorlardı, ayrıca çocuklarının ve torunlarının potansiyelinin bir fark yaratarak gezegenin kaderini değiştireceğini de biliyorlardı. Hayret verici haber şu ki bu potansiyel gerçekleşti ve tüm eski kehanetler geçersiz hale geldiler. Onlar ilk gelen gönüllüler oldukları için çok seviliyorlar.

S- Işık işçilerinin bu yıl yaptığı çalışma çok zorlu geçti. Onların ve gezegenin kaydettiği ilerlemeyi nasıl görüyorsunuz?

C-Bu yıl (1998) yapılan çalışma titreşimi o kadar hızlandırmıştır ki, 1990’ların başında medyumlar kanalıyla kehanet edilen şeylerin çoğu şimdi yanlış bir bilgiye dönüşmüştür. Hızlanan titreşimden ötürü kozmik komşularınızla karşılaşma programınız en az üç kez değişmiştir, şimdi yine değişecektir. İşte bu yüzden ben dahil hiçbir varlık size geleceğinizin ayrıntılarını söyleyemez, çünkü o hareketli bir hedeftir, bizim beklentilerimizi bile çok gerilerde bırakmıştır. Değişmeyen tek şey, doğrusal zamanınızın 2012 yılında başlayacak boyutsal değişim potansiyeline doğru ilerliyor olmasıdır.

S- Bize insan ruhu hakkında daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

C-Sen en önemli, en karmaşık sorulardan birini sordun. Bunu anlamanızı sağlayacak boyutlar arası algılama yeteneği olmadan sözlerim size boş laf gibi gelecektir. İnsanlığınız geçici bir şeydir, Ruhunuz gerçek siz’dir. O aynı anda birkaç yerde bulunur. Bir parçası bedeninizin her bir hücresindedir, bir diğer parçası gezegenin manyetikleri üzerindeki bir enerji damgasıdır ki, sizin burada olduğunuzu gösterir. Yüksek benlik dediğiniz bir diğer parçası perdenin öbür tarafında yer alır ve buradaki enkarnasyonunuz için çözümler üretir. Boyutlar arası bir varlık olduğunuzu biliyor muydunuz? Aynı anda birkaç yerde bulunduğunuzu anlayabilir misiniz? Zihniniz doğrusal bir zamana saplanıp kalmışken gerçek spiritüel zaman sarmalını anlayabilir misiniz? Ruhunuzun bir insan bedenini bir başka ruhla paylaşma yeteneğine sahip olduğunu biliyor muydunuz? Siz sadece rüya ve vizyonlarınızda var oluşun realitesine yaklaşırsınız. Ruhunuz evrenin bahçesinde serpilip güzelleşen bir çiçektir. O ebedidir, benim bildiğim her şeyi bilir, kavrayabileceğinizden çok daha büyüktür, aynı anda birkaç yerde ve birkaç zamanda varlığını sürdürür, o ailedir, sevgidir.

S- Hale-Bopp kuyruklu yıldızının dünyaya spiritüalite (ruhanilik) bıraktığını söylediniz. Özgür iradeye sahip varlıklar olarak spiritüaliteyi seçme hakkımız olduğunu sanıyordum. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

C- 1987 yılında başlayan 24 yıllık potansiyel penceresi gezegene birçok kanaldan daha fazla enerji aktarılmasını gerektirmektedir. İnsanın yükselişi için bu enerjinin sağlanması gerektiğini bilmek sizi şaşırtabilir, ama gezegen tek başına bu kadar enerjiyi içermemektedir. Nasıl bir otomobil yarışını kazanmak için benzin gerekiyorsa, insanların yükselebilmeleri için de daha fazla enerjiye ihtiyaç var. Bilim adamlarınız bu enerji aktarım sistemlerinden birini yeni keşfettiler, onlar şimdi gamma ışınlarının nereden geldiğini biliyor ve dünyada görülmüş en güçlü enerjinin geldiği kaynağa bakıyorlar. Kısa bir süre önce büyük bir asteroit Ayın yörüngesinin hemen dışından geçti, ondan sonra da biz kuyruklu yıldız haberini verdik. Bu spiritüel enerji gezegende ve enerji ağında depolanmıştır, insanların onu almaya niyet etmelerini beklemektedir. İçtenlikle yapılan bir niyetle titreşim artışını sağlayacak enerji buralardan çekilebilir. Şimdi gezegenin kişisel değişiminizle nasıl ilişkili olduğunu anlıyor musunuz? O gerçekten de sizin enerji deponuzdur.

S- Aşı yoluyla karmadan kurtulduğumuzda oluşturduğumuz eski kontrat da iptal olur mu?

C- Siz sadece bir kontrata sahip olduğunuzu sanıyorsunuz, oysa birçok kontrata sahipsiniz. Ruhun bununla ilgili olarak tekil sözcük kullanmasının nedeni, içinde bulunduğunuz “an’da” sadece şimdiki kontratınızın farkında olmanızdır. Bu iletişim anormalliğine aktarımlarımızda sık sık rastlanır, çünkü bizim için ne geçmiş vardır ne de gelecek, bu yüzden dilinizde kullanılan fiil zamanları bizim için garip bir şeydir! Buraya gelmeden çok önce kontratlar oluşturursunuz. Temel kontratlar önce DNA’nıza damgalanır, onlar karmanızı yerine getirmek için tasarlanmışlardır. Önceden mukadder kılma diye bir şeyin olmadığını söylemiştik, ama bu karmik örtüler ruhunuz için bir mıknatıs gibidir. Böylece birçoğunuz sanki başka bir seçiminiz yokmuş gibi (ki durum öyle değildir) bu karmik örtüler tarafından çekilirsiniz. Dünyadayken her seferinde bir başka kontrattan geçer, fakat aradığınız kontratı bir türlü bulamazsınız. Perdenin öbür tarafına geçtiğinizde tüm kontratları yerine getirdiğinizi görürsünüz, ama dünyada zihniniz o “tek” kontratı aramakla meşgul olduğu için asıl kontratı yerine getiremediğinizi sanırsınız.
Karmanızı ya onu yaşayarak (eski yöntemle) ya da karmadan kurtuluş armağanını (aşıyı) alarak (yeni yöntemle) iptal ettiğinizde bir sonraki kontratlar aktive olurlar. Bunlar, gezegenin titreşiminin yükselişine dolaylı yoldan yardım etmek yerine direkt yardım etmenizi (ışık çalışması) içeren çok daha kutsal kontratlardır. Korku tüm kontratların ortak yanıdır, siz yüksek düzeyde titreşirken bile öyledir, çünkü o ruhun büyük sınayıcısı ve ders hayaletidir! Yükseliş titreşimindeyken bile korkunun gelip sizi sınamadığı hiçbir gün yoktur. O eski enerji insanlarında hastalığa ve ölüme yol açacak kadar güçlüdür. Bir ışık işçisi içinse ancak rahatsız edici bir şey olabilir, ama yine de oradadır. Korku gerçektir! O alay edilme korkusudur, ölüm korkusudur, hatta aydınlanmanın tohum korkusudur. İlk korkudan kurtulduğunuzda geriye şimdiki zamana ait günlük korkular kalır. Bunlar sürekli sizinle olan değil, o anki durumla ilgili olarak ortaya çıkan korkulardır.
Her birinizin yüksek benliği perdenin öbür tarafında Tanrısal zihne sahip bir haldedir. Diğerleriyle birlikte potansiyellerinizi planlamakta, güçlü ruhsal bir niyet sergilediğinizde değişime izin vermeyi sürdürmektedir. Dolayısıyla kontratınız daima “şimdiki zamana aittir.” Bu sandığınızdan daha kozmik bir şakadır!

S- Yaşamımdaki olumsuz şeylerden nasıl kurtulabilirim? Takıntılardan, kötü alışkanlıklardan ve dramlardan kurtulmak istiyorum, ama o kadar kökleşmişler ki onlardan kurtulmakta zorlanıyorum.

C- Yapılacak ilk şey onlardan kurtulma isteğini sözle ifade etmektir, en zor kısmı ise onlardan kurtulmak için kendi bilincine izin vermektir. Kısaca, yeni realiteni birlikte yaratarak sürece yardım etmen gerekir. Ayrıca, şu anda seni rahatsız eden her türlü olumsuz niteliğin sorumluluğunu üstlenmelisin. Onları buraya gelmeden evvel dikkatle planladığın bir şey olarak gör. Bunu yaptıktan sonra onları ilk başta edindiğin gibi kolayca bırakabilirsin. Kişiliğinle ilgili değiştiremeyeceğin hiçbir şey yoktur.

S- İçimdeki savaşları nasıl kazanabilirim?

C- Bu içsel savaşlar genelde aklın dengesizliğine dayanır ve aydınlanmanın önündeki en ciddi engeldir. İçinizdeki çocuğun, yani sevginin ve yüksek benliğin dengesi olmadan akıl sizi her seferinde yenmeye çalışacaktır. Bu içsel savaşta bir yanınız diğer yanınıza karşı gelir, bu yüzden kendinizi herhangi bir yönde ilerleyemez halde bulursunuz. Yüksek benlik sizinle iletişim içindeyken içinizdeki çocuk uyarılır, çünkü ruhun zihninde sevinç ve mizah birlikte var olur. Dünyadaki hayvanların şakalara neden gülemediklerini hiç merak ettiniz mi? İnsan yüksek bir benlik kontratına ve kişisel merkabaha sahip tek varlıktır. İçsel huzur, içsel çatışmanın yerini alabilecek tek enerjidir. Kendine acıma sevgili varlık, kendini eleştirme gibi aklın bayıldığı şeyleri de bir yana bırak. Gerçek kimliğini onurlandır ve gülmeye başla!

S- Her gün bu dünyadan ayrılmak için ezici bir arzu duyuyorum. Bu da bana endişe ve acı veriyor. Neden böyle hissediyorum, bu arzuyu nasıl yatıştırabilirim?

C- Sen büyük bir aydınlanma ve değişim süreci içindesin! Bu süreçte insanlığınıza katlanmayı sağlayan o damgalar kısa bir süre için kaldırılır. Bu basit bir enerji hesabıdır ve size yüksek titreşimin yeni örtülerinin verilmesini sağlar. Bu işlemden sonra düalite koşulları içinde kendinizi yine rahat hissedersiniz.Yaşamın boyunca sen bu değişimi talep ettin, şimdi onun ortasında bulunuyorsun. Bu, titreşim değişimi geçirerek yükselmek isteyenler için son derece olağan ortak bir deneyimdir.

S- Bazen yaşam yalnızlık ve ıstırap dolu görünüyor. Eğer “daha büyük tabloyu” görebilseydim bunun bir yardımı olurdu. Her şey bir yana biz neden buradayız, dünyada var olmamızın amacı nedir?

C- Haklısın, eğer “büyük tabloyu” görebilseydin şaşırırdın. Birçok kez size burada yapmayı seçtiğiniz şeyin bütünü etkileyeceğini söyledik. Tüm yaratılış ve görebildiğiniz her şey bu gezegende yaptığınız şeyden ötürü değişecektir. Sizden saklı olan iki büyük olgu var.
1- Siz ve ben dahil olmak üzere tüm Evren dünyayı dengeleyici bir katalizör olarak yaratmıştır ve bu katalizör belli amaçlarla sürekli ölçülmektedir. Düalitenizden ötürü bu amaçları size şu anda açıklayabilmemiz zordur, ama basitçe ifade etmek gerekirse gezegeninizin titreşimi binlerce yıldır nötr olan (karanlık ya da aydınlık olmayan) birçok şeyin sürücüsüdür. Burada yaptığınız şey tüm Evrenin büyük bir bölümüne bir ışık dengesi getirmektedir.
2- Duyduğunuz yalnızlık ve ıstırap, kendinize bu şeylerden geçerek yeni enerjide bir rol oynama şansı verebilmek amacıyla oluşturduğunuz planın bir parçasıdır. Kısacası, yaşamınızda yaptığınız her şey gezegenin titreşiminde bir değişim yaratır ve gezegene olan her şey daha sonra BÜTÜN’ü etkiler. Sorun şudur: Şu anda içinde bulunduğunuz durumun sorumluluğunu üstlenecek misiniz, yoksa durumun kurbanı olduğunuzu mu iddia edeceksiniz? En önemlisi, buraya gelme nedeninizi oluşturan kontratlarınızı yerine getirmek için korkularınızın üzerine yürüyebilecek misiniz?
Sana şunu söyleyeceğim. Yalnızlık ve ıstırap dolu bir yaşam, dünyada olmanın yüksek amacını henüz görememiş, kendini bekleyen büyük armağanları henüz anlayamamış bir yaşamdır. Bu yüzden kendini rahatsız hissetmende şaşılacak bir şey yok. Ayağa kalkıp Ruhun yeni çağdaki farkındalık armağanlarını kullanmaya başladığında asla yalnız olmayacaksın, o zaman ıstırabın huzura dönüşecek ve duyduğun acı ortadan kalkacaktır. Eğer böyle olmasaydı bunu sana söylemezdim. Ayrıca birine ıstırap çektiğini söylediğin her seferinde biyolojinin bu sözleri “işittiğini” de unutma. Hücrelerini bu olumsuz düşünceyle besleyerek aslında rahatsızlığını devam ettiriyorsun. İnsanlarla sık sık dertleşip onlara ne kadar sıkıntıda olduğunu söylüyor musun? Biyolojik ve ruhsal varlığının her sözüne ve eylemine karşılık vereceğini idrak et. Eğer o senin ölmekte olduğunu işitirse öleceksin! İşte bu yüzden saf niyet yoluyla kendinizi iyileştirme konusunda bu kadar büyük bir güce sahipsiniz.

S- Ben kendimi çok eleştiriyorum. Bunun yanlış olduğunu biliyorum, ama yine de kendimi eleştiriyorum. Başkalarına karşı sevgi ve şefkat duyuyorum, ama sıra kendime gelince aynı şeyi yapamıyorum. Bu tuzaktan kurtulmanın bir yolu var mıdır?

C- Siz geçmiş yaşamlarınızda üstünüzde çul ayaklarınızda sandallarla dizlerinizin üzerinde o kadar çok zaman geçirdiniz ki, bu yaşama Tanrının bir parçası olacak kadar değerli olmadığınız duygusuyla geldiniz. Burada bulunmayı kesinlikle hak ettiğinizi bilmedikçe ve sizi siz yapan niteliklerinize sahip çıkmadıkça bu durumdan kurtulamayacaksınız. Ne yalnızken ne de başkalarıyla birlikteyken asla yeterli olmadığınızı, bir şeyi hak etmediğinizi söylemeyin. Bedeniniz bu sözleri “işitecek” ve ona göre davranacaktır. Bunu programlama olarak düşünün. Yükselişinizi yaratabileceğiniz gibi ölümünüzü de yaratabilirsiniz. Söylediğiniz her şey biyolojik olarak gerçekleşecektir.

S- Rehberlerimle iletişim kurmayı nasıl öğrenebilirim? Bunun sadece kendi düşüncelerim olmadığını nasıl bilebilirim?

C- Biyolojinizin size önceden bilme ya da daha önce gördüğünüze inandığınız, ama görmediğiniz bir şeyi bilme yeteneği vermesi imkansızdır. Siz yıllardır bu sezgiyi güneş sinirağı bölgesinde hissedilen bir sezgi ya da dejavü, yani bunu daha önce görmüştüm duygusu olarak adlandırdınız. Şimdi onun bir rehber iletişimi olduğunu biliyorsunuz. Bu iletişim kanal olarak duyguyu kullanır. Dolayısıyla, kendilerine hissetme izni verenler, Ruhun rehberliğini kabul ve tasdik edenler olacaktır. Rehberlerinize yüksek sesle onları sevdiğinizi söyleyin, sonra eylem için geriye çekilin.

S- Son zamanlarda yükseliş hakkında epey şey duydum. Bazıları onun uzaylılar tarafından buradan alınıp götürülme anlamına geldiğini düşünüyor. Bazıları fizik bedenimizin görünmez hale geleceğini söylüyor. Bazıları ise bedenimize bir şey olmayacağını, bir sonraki yaşamımıza bu bedenle geçeceğimizi söylüyorlar. Yükseliş olayını anlamama yardımcı olur musunuz?

C- Yükseliş her insana yapılan bir davettir. Bu davet insanın hem gezegende kalmasını, hem de diğer boyutlara geçebilmesini içerir. Büyük titreşimsel bir değişimdir ve herkese göre değildir. Gerçekten de bedeninizle birlikte bir sonraki enkarnasyona ölmeden geçmenizi sağlar, yükselişin anlamı budur. Daha önce de belirttiğimiz gibi 12:12’de en az 144 bin kişinin yükseliş statüsüne geçmesi gerekiyordu ve bu gerçekleşti. Ama bunların büyük çoğunluğu sizin kıtanızdan (Amerika) değildi. Gezegenin titreşiminin artması ve sizi önümüzdeki bin yıla ve 2012 “boşluk zamanına” taşıması için kıtanızda da birçok kişinin yükseliş statüsüne geçmesi gerekecektir. 2012 yılında tüm gezegen, toprağın kendisi bile bir başka boyuta geçme potansiyelinin hazzını tadacak ve hedefe doğru yavaş yavaş ilerleyecektir. Bu birdenbire gerçekleşen bir değişim olmayacak, o tarihte yavaş bir değişim için gerekli izin verilecektir. Bu süreçte yardım da alacaksınız, çünkü yeni titreşiminiz size yardım etmek için hazır bekleyen uzaylı kardeşlerinizi çağıran bir fener olacak. Spiritüel değişim için yeni bir bilime ihtiyaç duyacak ve bu yardımdan çok yararlanacaksınız.(sürpriz!)

S- Kryon sen kimsin?

C- Ben manyetik üstat olmanın yanı sıra yeni çağı ruhen besleyen (sizin deyiminizle) meleklerden biriyim! Benim kozmik aile enerjim Başmelek Mikail dediğiniz varlığı da içerir. Sık sık onunla yolculuk yaparız, şimdi de gezegen üzerinde birlikte çalışıyoruz. Ben ayrıca isminin son hecesi sizin dilinizde “on” olan tüm spiritüel varlıkların uzmanlığına da sahibim. Onlar bilim, fizik ve sevgi konusunda uzmandırlar. (Sayfa: 311-362)

Hiç yorum yok: